BAŞKAN AKAY BASINI UNUTMADI

Okuduğunuz haber
BOĞAZLIYAN’IN MİHENG TAŞI

ELBAŞI ÖRNEK OLSUN

Anasayfa   /    Güncel    /    BOĞAZLIYAN’IN MİHENG TAŞI

BOĞAZLIYAN’IN MİHENG TAŞI

Ahi Evran geleneğinin öncüsü, sevgi ve saygı ve hoşgörü abidesi Eyüp Çam:

GÜNCEL      25 Temmuz 2019 - 01:24     0

BOĞAZLIYAN’IN MİHENG TAŞI

71 yıllık hayatında gerek yaşantısı ve gerekse esnaflığı ile çoğumuza örnek olan, babadan kalma tenekecilik mesleğinden başlayıp günümüze kadar literatürüne bir çok meslek ekleyen  Esnaflarımızdan Eyüp Çam ile sizler için konuştuk. Sanatkar, sportmen, inançlı, tutarlı, kararlı, adil ve hoşgörünü yaşam tarzı olarak benimseyen Çam, 70 yıllık iş hayatını; “Ustalıktan çıraklığa terfi ettiğini” söyleyerek mütevazılığını, işe olan bağlılık ve sevgisini bir kez daha ortaya koyuyor.
Sayın Çam ile yaptığımız söyleşiyi 2’inci sayfamızdan takip edebilirsiniz.

 Bir il’e, ilçeye, beldeye hatta bir köye orada yaşayan akiller, kültür elçileri, miheng taşları mesafe aldırır, bulunduğu bölgeyi sevdirir. Hoşgörü, sevgi, saygı, birlik ve beraberlik onlarla birlikte çoğalır, onlarla birlikte vücut bulur. 
Bölüşmenin, paylaşmanın öncüsüdür onlar. Güzel ahlakıyla, yardımseverliğiyle, edebiyle, sanatkarlığıyla anılır onlar. Böylesi insanlarla yaşamak ne büyük nimettir aslında. 
Cengiz Han’ın söylediği gibi; “Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır.”
Boğazlıyan ilçemizde de bu kadar saygın, bu kadar mütevazı, hoşgörü , sevgi ve saygının timsali insanlarımız yok değil.
İşte bugün sizler için böylesi bir üstadla, ahi’yle ve akille konuştuk. Evet, küçük yaşta başladığı tenekecilik mesleğinden ilçenin en çok ihtiyaç duyduğu bir çok mesleği kendi çabasıyla öğrenen ve halkın neredeyse tamamının ihtiyaçlarına cevap veren, hiçbir zaman parayı öncelemeyen sayın Eyüp Çam’la sohbet etme imkanı bulduk.
B.HABER: Eyüp Çam kimdir?
EYÜP ÇAM: 1948 yılında doğdum. İlk ve ortaokulu 1963-1964 eğitim öğretim yılında Boğazlıyan’da tamamladım.  
Baba mesleği olan tenekecilik benim ilk ve en sevdiğim mesleğimdir. 25 yıl bilfiil tenekecilikle uğraştım. Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemlerine kadar hep bu meslekle uğraştım. Çatıların kenarına su oluğu yapıyordum. Tenekecilikle birlikte işyerimize tamir ve bakın için çok sayıda soba geliyordu. Malumunuz o dönemlerde doğalgaz yoktu. Her evde mutlaka bir soba vardı. Allah’a şükür hiçbir esnafımızı geri çevirmedim. Sobacılık mesleğini de tenekecilik kadar öğrendim. 
B.HABER: Tenekecilikten başlayıp soba tamir ve bakımında ustalaştığınıza göre bunlarla yetindiniz mi yoksa başka alanlara da ilgi duydunuz mu?
EYÜP ÇAM:  Soba işlerinde gayet başarılıydım. Tüm müşterilerimiz memnun ayrılıyordu. Bir zaman sonra işlerini ucuz ve kaliteli yapmamdan dolayı memnun kalan hemşerilerimiz bu kez elektrikli ev aletlerini getirmeye başladı.
Elektrikli fırın, şofben, çaydanlık, tencere, tava tamiratları yapmam istendi. Sabırla, inançla, kararlı bir şekilde gerekirse sabahlara kadar çalışarak tüm arızaları çözdüm ve hepsini teker teker tamir ettim. Bunu yaparken hangi vidayı nereden söktüğümü hiç unutmadım. Hayatımda yapmış olduğum tamiratlarda hiçbir vida, kablo ve parça artırmadım, söktüğüm gibi aynen yerine monte ederek arızaları giderdim.
İşlerimiz arttıkça, alan genişledikçe tenekecilik mesleğini bırakmak zorunda kaldım. Çünkü tenekecilik hem meşakkatli hem de sürekli çatılarda, yüksek alanlarda çalışma gerektiriyordu. Böyle olunca iş yerine getirilen diğer aletlere vakit ayıramıyordum.
Benim bir prensibim var. Önceliğim her zaman müşteri memnuniyetidir. İşyerime getirilen herhangi bir alet ne olursa olsun yapılmalı, ihtiyaçlara cevap verilmeliydi. Allah’a şükür bugüne kadar mahcubiyet duyacağım hiçbir işe imza atmadım.
B. HABER: Sizi tanıdığımız kadarıyla bununla yetinmediniz ve kendinizi daha fazla geliştirerek, insanların ihtiyaç duyduğu alanlara daha fazla yoğunlaştınız öyle değil mi?
EYÜP ÇAM: Biraz öncede ifade ettiğim gibi, işyerime gelen hiçbir müşteriyi geri çevirmek gibi huyum yok. İllaki yapılabilecek bir şeyse onu yapmalı ve insanlarımıza yardımcı olmalıydım. Elektrikli ev aletleriyle birlikte sıklıkla anahtar kaybedenler, anahtarı kapıda unutup evine giremeyenler gelmeye başladı. Hiç vakit kaybetmeden İstanbul’a gittim ve o anahtar makinesini alarak geri döndüm. 
Tabi anahtarın nasıl çoğaltılacağını, kilitli olan kapının nasıl açılacağını bilmiyordum. Anahtar işine de çok kafa yordum. Müşteri olmadığı zamanda eski anahtarları önüme alarak üzerinde saatlerce çalıştım. Sistem nasıl çalışıyor, şifre nasıl çözülüyor bunları da kendi başıma öğrendim. 
Bu zaman zarfında oğlumda yetişti. Benim yaptığım işleri hep takip etti, ben dükkanda olmayınca o da kendi kendine öğrendiği kadarıyla işi kavramaya çalıştı. O da çok azimle, şevkle işi öğrendi. Şimdilerde cipli otomobil anahtarı yapacak konuma geldik.
B. HABER: Sizleri tanıdığımız kadarıyla size gelen müşterileri geri çevirmiyorsunuz. Bilmediğiniz konu dahi olsa günlerce araştırıp onu çözüyorsunuz. Bu bir merak mı, yoksa sorumluluk mu?
 EYÜP ÇAM: İlçemize hizmette sınır yok. Her insanımıza yardımcı oluyoruz, bedava akıl da veriyoruz. Vatandaşımız daraldığında bize geliyor biz de yardımcı oluyoruz bu da bize mutluluk veriyor.
İnsanlarımıza yardımcı oldukça çok mutlu oluyorum. “En mutlu olduğum an insanlara yardımcı olduğum an.” Para hiç önemli değil. 
B. HABER: 71 yaşındasınız. Allah ömrünüzü bereketlendirsin. Buna rağmen hala bir çırak gibi hala işleri titizlikle takip ediyor, iş yerinizi kolay kolay terk etmiyorsunuz. Bu bir alışkanlık mı?
EYÜP ÇAM: 2007 yılında işi iyice öğrendiği için oğluma devrettim. Ben şimdi onun yanında çıraklık yapıyorum. Benden sonra bu işlerin devam edeceği için, halkımıza, insanlarımıza hizmet devam edeceği için çok mutluyum, huzurluyum. Hacc’a gittim geldim elhamdülillah. 2013 yılında eşimi kaybettikten sonra onun adına gidip geldim o güzel insanın. 
Boğazlıyan’da işini görmediğim, yardımcı olmadığım hemen hemen kimse kalmadı diyebilirim. İlçemize hizmete gelen memur tabakası hepsine yardımcı olmuşumdur. Hatıralarım da çok. 
1995 yılında ilçemize Jandarma Komutanı olarak gelen Nuri Kara, kendisiyle tanıştık, yardımcı olduk. Aradan geçen 29 yıla rağmen hala bir ağabeyi kardeş ilişkisi var aramızda. Görüşmeyi hala sürdürüyoruz. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.
B. HABER: Sizin sadece bir sanatkar, bir sporcu olmanın yanında müziğe de ayrı bir tutkunuz var. Zaman zaman sazlı sözlü dinletinizi dinleyenlerdenim. Müzik sevgisi de mi babanızdan kalan bir miras?
EYÜP ÇAM: Rahmetli babam sazı ve müziği çok severdi. Askerde komutanlarımın ısrarına rağmen ehliyet almadım ama sazı öğrendim. Bölük Komutanım dayımdı, annemin kardeşi. Onun yanında askerlik yaptım. Belki 10 kişi bizim bölükten ehliyet aldı ama ben sazı tercih ettim. 
“Komutanım aptallık etme sende ehliyet aldı” dedi nurda yatsın. “Bir kimlik gibi bu ehliyet sana lazım olacak” dedi. Buna rağmen ben saz öğrendim. Ustamdan 5 türkü öğrendim. Zamanla repertuarımı genişlettim. 
Askerden geldim. Gençliğimi dolu dolu yaşadım bir dönem sonra tabiri caizse dalgalandım duruldum. 25 yaşında sazlı sözlü hızlı bir hayat yaşadım. 50 yaşına kadar sigara içerdim çok şükür onu da bıraktım. Namazımı kılıyorum, Allah’ıma şükrediyorum. Ve vatandaşa iş yaptıkça da çok mutlu yoluyorum. Dostlarım ziyaretime geldikçe de ayrıca zevk alıyorum.
İçimdeki insan sevgisi hep artarak devam etti. Hiç kimseye yanlış yapmadım, hiçbir müşteriye de abi git sonra gel demedim.
B. HABER: Maziye döndüğünüzde hiç pişmanlık duyduğunuz anlar oldu mu?
EYÜP ÇAM: Hayatımda hiç keşkelerim yok. Hepsini doya doya yaşadım. Her şeyi severek yaptım, pişmanlık duyacağım hiçbir şeyi yapmadım. Hala da yaptığım şeyleri severek ve isteyerek yapıyorum. Çok mutluyum bu hususta. 
B. HABER: Yılların tecrübesine sahip birisi olarak, esnaflara tavsiyeleriniz var mı?
EYÜP ÇAM: Gelen müşteriler veli nimet olarak görülmeli. Tatlı dil güler yüz olunmalı. Esnaf, önce benim gibi işini sevecek, bildiği işi yapacak. Kendisine gelen her vatandaşın işini görüp tekrar uğurlayacak. Benim esnaflığımı gören bir çok dostum keşke seninle ortak bir iş yapsa diye çok teklifte bulundular.
 B. HABER: Kendinizi tarif ederken, “Ben ustalıktan çıraklığa terfi ettim” diyorsunuz. Peki sizin yanınızda yetişip ustalığa kadar ulaşan çırak var mı?
EYÜP ÇAM: Birkaç çırak yetiştirmek istedim. Fakat oğlumdan başka bu işe merak salan olmadı. Ama birkaç gence tenekeciliği öğrettim ve yıllarca o işin ekmeğini yediler. 
Yanıma gelen gençlere, işinden önce iş ahlakını öğretiyorum. Kaymakam Mustafa Ali Örnek beni sanayide ziyaret ederdi ve çocuğunu bana getirdi. Bu çocuk tatilde yanında çalışacak dedi. Sen para verme ben ona haftalığını veririm dedi. 
Bir kaymakam çocuğunu benim yanımda sanat öğrenmek için ve ahlakımı sevdiği için hep yanıma gelirdi. Bizi eşimiz dostumuz yalnız bırakmıyor. 
B. HABER: Her sohbette mutlaka torunlarınızdan bahsediyorsunuz? Torun sevgisi iş sevginizi bastırdı diyebilir miyiz?
EYÜP ÇAM: Bu saatten sonra zamanımın büyük bir kısmını torunlarıma ayırıyorum. Ben futbolu çok severim. Yıllarca futbol oynadım. Onlarla ben de hem çocukluğumu yaşıyorum hem de onlarla birlikte olmanın sonsuz mutluluğunu yaşıyorum. 
Onları okula götürüyorum, yemeğini yediriyorum. Torunum okulda birinci oldu ben uçtum. Babasından ziyade velisi de benim. Torunlar anlatılmaz yaşanır. 
Ben Boğazlıyan’da doğdum ve büyüdüm. Herkese ayrı ayrı yardımcı olabiliyorsam ne mutlu bana. Hizmete devam.
 

YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Habere hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ